24 Şubat 2012 Cuma

İyi hafta sonları..


Güneşli, dingin, huzurlu, sağlıklı ve sevdiklerimizle birlikte güzel bir hafta sonu olması dileğiyle...


17 Şubat 2012 Cuma

İyi ki doğdun

İyi ki doğdun sevgili blogum..



Biraz gecikmiş bir kutlama olduğu için üzgünüm.
Aslında ne umutlarla ve heyecanla açmıştım seni.
Şimdi sana günde bir saat bile olsa ayıramamak gerçekten üzücü.
Ama yine de varlığını bilmek, uzun aralar vermeme rağmen seninle birşeyler paylaşmak güzel.
Nice bol postlu yıllara..

sevgiler

11 Ocak 2012 Çarşamba

Taa uzak yollardan...

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler. Aslında gözümden ırak değil, hemen hemen her gün girip okuyorum sevdiğim blogları. Ama ne yorum yapıyorum, ne de kendi bloguma vakit ayırıp birkaç cümle yazıyorum. Uzadıkça uzuyor zaman, elim gitmiyor bir türlü... Her gün yazmadığım için kendime kızma seanslarını bitirdikten sonra kısa da olsa birşeyler karalamalıyım diye tutamayacağım sözler veriyorum. Bugün bir başlangıç olsun, sonrasına bakarız :)


Bir süredir İstanbul Arel Üniversitesi'nde görev yapıyorum. İletişim Fakültesi öğrencileriyle birlikte iki aylık haber-aktüel dergisi ve internet gazetesi hazırlıyoruz. Nevsada adlı dergimizin ofisi Sefaköy yerleşkesindeyken bu hafta itibariyle Büyükçekmece Tepekent'e taşındı :s Ne harika bir değişiklik değil mi? Taaaa Kadıköylerden Büyükçekmecelere offff düşüncesi bile dağılmama yetiyor. Gelin görün ki birlikte çalıştığım hocamı yarı yolda bırakmamak için çeşitli çözüm yolları arıyoruz. Şimdilik haftada iki günlük yolculuk gibi görünse de sonra neler olacak ben bile kestiremiyorum. Bu uzun yolları, dağları kolaylıkla aşmam için bana dua edin. Bi de coğrafi koşulların yanında şu saçma sapan insanların engelleri olmasa, hayat daha güzel olurdu değil mi :)

Sevgiler..

26 Ekim 2011 Çarşamba

Yeniden hatırlamak mı, hiç unutmamak mı?

Sonbahar, kara kış gibi çöktü üzerine güzel ülkemin. Zaten ben sonbaharı sevmem ki; ama doğduğum ay diye mi ne, bir umut yeşerir her sene Ekim'de, yaşlanmama rağmen. Bu yıl ne yeni bir yaşa girmek heyecanlandırdı beni, ne de hayatımdaki değişiklikler.. Belliymiş durgunluğun nedeni; çünkü bu Ekim, kapkaraymış..

Önce tertemiz anne sütü kokan, 24 gencecik bedenin şehit düştüğü haberi geldi Hakkari Çukurca'dan. Nasıl üzülmesin insan, nasıl o anaların yanmış yüreğini hissetmesin. Ağladım, üzüldüm, dualar ettim, ne faydası oldu o analara bilmeden..

Sonra bana hiç uzak sayılmayacak bir acı haber de Van'dan geldi. 7.2'yle sarsıldı memleketimin güzel illerinden biri. Ve dayanamadı bu sarsıntının şiddetine, beraberinde nice hayatların ışığını söndürerek durdu. 17 Ağustos 99'da 7.4'le benim şehrime de uğramıştı. Tozu dumana katıp onbinlerce canı götürdü beraberinde. Şimdi kilometrelerce uzaktan izliyorum Van'da yaşananları ama içim acıyarak, yanarak. Her kurtuluş haberinde heyecanla takip ediyorum bültenleri. 14 günlük Azra bebek mucizelere inanmamı sağlıyor, kapkara gözleriyle ilk ve son kez fotoğrafı çekilen Yunus içimdeki tüm umut kırıntılarını un ufak ediyor. Keşke o gözleri son kez bakmasaydı ışığa, yıkmasaydı bizleri..

Günlerdir zamansız ve mekansız engelleyemediğim gözyaşlarıma rağmen bir yanım gururlu. Çünkü ülkem bir oldu, bütün oldu, kardeş oldu.. Böyle bir günde din, dil, ırk ayrımı yapabilecek kadar vicdan yoksunlarına ve nifak tohumlarını insanların yüreğine ekmek isteyenlere inat...
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Allahım böyle acıları bir daha yaşatmasın..

25 Eylül 2011 Pazar

Nostalji dolu hafta sonu

Aslında bahsedeceklerim geçen hafta ve hafta sonundan.. Hala bloguma tam anlamıyla zaman ayıramadığım için biraz gecikmeli bir post oldu. Geçen hafta sonu Babam bizi ziyarete geldi, geldi de ne iyi etti. Onun sayesinde hafta sonu küçük bir İstanbul gezisi yaptık. Yıllar önce rahmetli dedemin Maltepe Köyiçi'nde bir kasap dükkanı olduğunu duymuştum, hatıralarını canlandırmak için Babamı oraya götürdük. İnanılmaz duygusal anlar yaşadık, dedemin dükkanı artık yoktu ama dükkanın bulunduğu sokağı ve oturdukları evi tanıdı hemen babam. İlkokul ve ortaokul yıllarıymış, çocukluğunda denize girdiği yerleri gösterdi bize. Maalesef dedemin erken yaşta vefatı nedeniyle kapatmak zorunda kalmışlar dükkanı :( (Allah rahmet eylesin) Yıllardır İstanbul'da yaşayan biz, Babam sayesinde bir de Boğaz turu yaptık :) Ne iyi geldi anlatamam. 


Ertesi gün Babamı, askerliğini yaptığı Anadolu Kavağı'na götürdüm. Yıllar önce nöbet tuttuğu kulübeyi bile gördük :) Pazartesi günü ve öğle saatleri olması sebebiyle sahil şeridi inanılmaz sakindi. Anadolu Kavağı-Beykoz-Göksu derken her gördüğümüz güzel yerde oturup anıları tazeledik. İyi ki gelmişsin canım Babam, ne güzel birkaç gün geçirdik birlikte :) Eee ayrılık vakti geldi çattı ve babacığımı gönderdim, en kısa sürede yeniden gelmesi ve yine nostalji yapmak ümidiyle..


Salı günü de çok sevdiğim takımım Fenerbahçe'yi desteklemek için Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'ndaydım :) Fenerbahçe'nin cezalı olması, ardından federasyonun kadın ve çocukların maçı izleyebileceğini açıklaması üzerine soluğu bilet kuyruğunda aldım. Takımımızı desteklemek, kadınlara ve minik sporseverlere düştüyse görevi yerine getirmek gerekirdi. Ben de öyle yaptım ve maça gittim. Maalesef son dakikada attığımız golü ofsayt (değildi kesinlikle) olduğu gerekçesiyle hakem saymayınca Manisaspor maçı 1-1 berabere bitti. Orada bulunmaktan mutlu ve gururlu, kazanamadığımız için biraz buruk staddan ayrıldım. 


Epey yoğun ama bir o kadar da keyifli bir hafta sonuydu. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler :) Sevgiler..

8 Eylül 2011 Perşembe

Neredeydim?

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Zaman o kadar hızlı geçiyor ki son yazımın üzerinden tam 5 ay geçmiş. Bloguma ve beni okuyanlara karşı kendimi çok mahcup hissettim zamanı fark edince. Geçen aylarda kısaca neler yaptığımdan bahsederek yeni bir başlangıç yapmaya karar verdim. Hayatımdaki en önemli olay evimizin minik kuşunun (kız kardeşim) yuvadan uçması oldu. (24.06.2011)


Sevgili kardeşimin düğün telaşında yanındaydım, çok güzel bir gelin oldu canım benim. Allah mutluluklarını daim etsin, bir yastıkta kocasınlar inşallah. Onun dışında biraz tatil, Ramazan ayı ve bayram derken bir bakmışım 5 aydır ihmal etmişim sevgili blogumu. (Aşağıdaki fotoğraflar Eskişehir ziyaretimizden. Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen son yıllarda kente birbirinden güzel parklar yaptı, biz de gezmeden dönmek istemedik. Bu arada şehir içi trafiğine de bir çözüm bulsa harika olacak.) 


Çok sık yazmaya söz vermemekle birlikte arayı bu kadar açmamayı diliyorum. Sevgiler..

19 Nisan 2011 Salı

Karmakarışık...

Ruh halimden bahsediyorum. Kafamda cevaplanmayı bekleyen o kadar çok soru var ki, ben bunları yanıtlayamadığım için giderek de artıyor. Beynim arı kovanı gibi.. Aslında hiçbiri çözümsüz değil, ama neden bu kadar uzuyor ve beynimi bu kadar meşgul ediyor (içimdeki pesimist Dido'nun eseri olmalı!) Bir türlü kendini hissettirmeyen bahar gibi, soğuk ve parçalı bulutluyum son zamanlarda.


Yaklaşık 1.5 yıldır çalışmıyorum (çok da arayış içinde değilim laf aramızda), uzun zaman sonra aklıma yatan bir iş buldum dedim. İki kez yaptığım görüşme de gayet olumlu geçti ama sonuç? Güya iki hafta önce cevap vereceklerdi, hala ses yok. Neyse onu geçtim, 5 yıldır oturduğumuz evden taşınmaya karar verdik. Aman Allahım ne zormuş istediğin gibi bir ev bulmak. Daha kendimi taşınma moduna bile sokamamışken, üzerine ev de bulamamak tuz biber oldu. Oysa evleneceğimiz zaman bir günde bulmuştuk evimizi (bir günde karar vermenin zararını da yaşadık, o ayrı tabi :p) Aslında anlatacak daha çok konu var ama ...


30 yaşındaysanız (31 olmak üzere) hayat gerçekten çoooook karmaşık ve zor. (Cedric)