Aslında bahsedeceklerim geçen hafta ve hafta sonundan.. Hala bloguma tam anlamıyla zaman ayıramadığım için biraz gecikmeli bir post oldu. Geçen hafta sonu Babam bizi ziyarete geldi, geldi de ne iyi etti. Onun sayesinde hafta sonu küçük bir İstanbul gezisi yaptık. Yıllar önce rahmetli dedemin Maltepe Köyiçi'nde bir kasap dükkanı olduğunu duymuştum, hatıralarını canlandırmak için Babamı oraya götürdük. İnanılmaz duygusal anlar yaşadık, dedemin dükkanı artık yoktu ama dükkanın bulunduğu sokağı ve oturdukları evi tanıdı hemen babam. İlkokul ve ortaokul yıllarıymış, çocukluğunda denize girdiği yerleri gösterdi bize. Maalesef dedemin erken yaşta vefatı nedeniyle kapatmak zorunda kalmışlar dükkanı :( (Allah rahmet eylesin) Yıllardır İstanbul'da yaşayan biz, Babam sayesinde bir de Boğaz turu yaptık :) Ne iyi geldi anlatamam.
Ertesi gün Babamı, askerliğini yaptığı Anadolu Kavağı'na götürdüm. Yıllar önce nöbet tuttuğu kulübeyi bile gördük :) Pazartesi günü ve öğle saatleri olması sebebiyle sahil şeridi inanılmaz sakindi. Anadolu Kavağı-Beykoz-Göksu derken her gördüğümüz güzel yerde oturup anıları tazeledik. İyi ki gelmişsin canım Babam, ne güzel birkaç gün geçirdik birlikte :) Eee ayrılık vakti geldi çattı ve babacığımı gönderdim, en kısa sürede yeniden gelmesi ve yine nostalji yapmak ümidiyle..
Salı günü de çok sevdiğim takımım Fenerbahçe'yi desteklemek için Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'ndaydım :) Fenerbahçe'nin cezalı olması, ardından federasyonun kadın ve çocukların maçı izleyebileceğini açıklaması üzerine soluğu bilet kuyruğunda aldım. Takımımızı desteklemek, kadınlara ve minik sporseverlere düştüyse görevi yerine getirmek gerekirdi. Ben de öyle yaptım ve maça gittim. Maalesef son dakikada attığımız golü ofsayt (değildi kesinlikle) olduğu gerekçesiyle hakem saymayınca Manisaspor maçı 1-1 berabere bitti. Orada bulunmaktan mutlu ve gururlu, kazanamadığımız için biraz buruk staddan ayrıldım.
Epey yoğun ama bir o kadar da keyifli bir hafta sonuydu. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler :) Sevgiler..